Temmuz 12, 2012

hakkımda hiçbir şey bilmiyorum

23 yıldan sonra şans gelecekmiş. rivayetini öptüğümün, aslında tek ihtiyacım olan kaşlarımı yukarı kaldırmamayı öğrenmek (3 numaralı bakışımı kastediyorum). 

bu sabah kahvaltısındaki psikolojik çıkarımım; anneciğimin, kardeşim ve ben çocukken gittiğimiz misafir evlerinde yiyip içeceklerimize karşımasının günümüzdeki yansıması olarak, sosyal ortamlarda kişisel bir kararsızlık eğiliminde olmamıza sebep olduğu yönündeydi. bu, sayılı birkaç şey arasındaki kararsızlık da değil; bu herhangi bir kararın net olarak olmayışı. çünkü her zaman, bizden daha iyi düşünecek, bizim adımıza düşünecek birilerinin oluşu; bizim karar verme fiilinden ehliyet almamamış olmamızın ta kendisi.

iyi değilim. bedenim sürekli diğer insanların emirlerini yerine getirmek üzere besleniyor, enerji depoluyor, temizleniyor, yağlanıyor, ballanıyor. eh, iyilik bunun neresinde? kendi başıma toprağın dibinde, toprağı yürümek istiyorum. bütün toprağı, onun yüzeye en yakın olan yerinden, içinden yürüyerek bitirmek istiyorum. nefes ve ışık değil, toprağın ta kendisi etimin ihtiyacı olan. toprağı bitirmeden üzerine çıkmak istemem. soluk almaya hakkım olamaz yerin dibini görmeden. yerin güzel toprağı gözüme dolmadan, göğe yükselmek de istemem, suya düşmek de. gözüm toprak gözü olmalı. sanki toprak beni temizleyecek.

hakkımda hiçbir şey bilmiyorum. kendimi özlüyorum, velev ki parkenin üzerinde hayal kurup resimler karalayan ufaklık benim evladımmış gibi. kendime duyduğum aşkla nefret arasında kimseye ihtiyacım yok. çok bağırdım, sesim kısıldı. bir de nefes alırken acıyor. hem de hiçbir şey güzel olmayacak. çünkü hayallerimden uzak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder