Temmuz 25, 2013

meraktan

bazınız çok farklısınız.
nar gibi açıp bakmak istiyorum aklınızın tanelerine
sizin de beyniniz paralel evrenler havzası mı
sizin nedir delirmenizi son anda engelleyen mekanizmanız
tanelerin tadı aynı mıdır her narda
rengi farklı mıdır
nar kırmızısı var
nar kızılcası var
turuncu

bazınız çok haklısınız
yar gibi öpüp sarmak istiyorum aklınızın şerefine

Temmuz 16, 2013

olmasın mı şiir

hiç de sevmiyorum eskisi gibi
bir şiir yazsam nefret edeceğim
kendimden.
omuzlarım boynuma daha yakın şimdi

yazın devamı olmayacak
herkes kötü biliyorum
görmüyorum eskisi gibi
seni.

Mayıs 14, 2013

onca işin arasından...

insan 24 yaşına yaklaşırken sadece intikam hayalleri kuruyor. üzülmekten yorulmuş, üzmeyi öğreniyor. üzmeyi öğrenmiş, üzüyor. insan 14 yaşındaki salak saçması mutluluk hayallerini yaşatamadığından üzülmüyor bunca. günlük umutları, aylık, belki zamansız, sönünce bir duruyor. sonra sürekli intikam hayalleri kuruyor. 24 yaşında geçeceği kesin. güzel şeyler olacağı da kesin. oluyor.

Nisan 24, 2013

pat

romantizm yerini ifadesizliğe bırakıyor.

devam edebilmek için iletişim kurduğum herkesten yama yapıyorum. herkese benzemeye çalışıyorum.
en azından bahtsız bir romantiğim.
korktuğum da bir şey var,
dönüşmem gereken şey.

'çok' varsa insanın hayatında, 'çok' hep vardır.
çok üzüldüğüm için çok seviniyorum
ama bunların arasında yaşayıp da sıkılanlardan bir farkı yok sıkılmalarımın

nasıl oldu bilmiyorum
nasıl oldu?
dinlemekten yoruldum, yarısını dinlediğim söylenemez.
bir de hiç güvenmiyorum
geçmişten gelen nezaketen bir güvenme var da
nezaketen.

ben bu dünyaya bir çocuk
getirdim
kendi sevgime muhtacım
siz kendinizi sevdiğinizi mi sanıyorsunuz?
o zaman gülsenize hep.

düz kafalarınızı benden uzak tutun.
düz kafalarınıza benzemek zorunda kalacağım
çok düz kafalsınız
hiç de güvenmem aslında düz kafalarınıza
o çocuklarla anlaşamadı da çocuğum.
romantizim yerini değiştiriyor.

Şubat 20, 2013

arabesk

hayatımın en götten dönemi. tamam "en" demeyelim; ama "götten"den vazgeçemeyeceğim. hakkını vermek isterim böylesi bir durumun. şimdi; ben ne ara bu kadar boş bir insan oldum. boş mu desem, sarhoş mu..
daha çok uzay boşluğunda gibi. ne istediysem yönelemedim. ben seçemiyorum sanki; seçiliyorum. işte bu hayatımın en götten yanı. bana destek olan, bir benim şikayet mektuplarım var. şikayet hikayelerim. bir dolu sıkıntılar.
herhalde sevmiyor ailem beni ya da tanımıyor, diyorum. adım atmamı engellemek niyedir, diyorum. yol arıyorum; başka önermeler getiriyorum şu hâlimle ilgili. suç bende sever gibiyim, gel beni al da rahat edeyim, diyorum. anlatıyorum, fısıldıyorum, bağırıyorum. vazgeçiyorum.

***

insan yalan söylemeyi öğrenir mi? öğrenmezsem olmayacak, diyorum.
- çünkü ailenin seni anlamadıkları yaşı sen daha doğmadan önceymiş... 
ohoo..
kim olduğu hiç farketmez; insanlara karşı dürüst, güvenilir oldukça, hele de merhametli
gösteriye başlarlar, sahne önünde bin tür güç gösterisi.
koca filleri, aslanları, zehirli yılanları, ateş toplarını başınızın üzerinde taşıtırlar.
- egolarınızı şişirmeye geldim, hey!
son bilem kaç senedir, çocuksu unutkanlığımı kaybettikçe yaşadığım;
kalbimi açtığım insanların nankörlüğü, ihaneti, saygısızlığı, kırıcılığı, kıskançlığı
kötü olan bir şeyleri neşemi söndürmek için uğraştı
ama beni böyle büyüttüler, ben yalan söyleyemem.
ben hiçbirinizi kırmak da istemem.
rızanız yoksa yaşamak istemem.
çünkü ben siz gülerken, siz içerken, siz sevişirken, siz osururken
siz sizden zalimler için ağlarken
ağlarım.



edit gelsin: sevgülüyü tenzih ederim.

Ocak 05, 2013

"odanın penceresinden"



ben mutsuzsam, o da mutsuz.
oysa mutluluk ne nefret edilesi durum.
ulan her şey onun yüzünden. varlığı hiç düşmemeliydi us'a*
karanlıkta kaldık, aydınlatsa bizi
bizden olmayanlar!
odanın penceresinden.
benim gibi
ama değil.
bu nedir?







* bilge demiş "us" diye, iyi ki.